deneme bonusu grandpashabet güncel adres giriş onwin grandpashabet grandpashabet marsbahis giriş marsbahis marsbahis giriş marsbahis giriş marsbahis giriş deneme bonusu 2023

Alptekin AYDOĞAN
Köşe Yazarı
Alptekin AYDOĞAN
 

Şebeş Savaşı

Kalabalıkların gücü, genellikle karşı konulamaz bir güç gibi görünür. Birden fazla kişinin birleşerek oluşturduğu kuvvet, tek başına duran bireyin gücünü aşar; bu, tarih boyunca da böyle olmuştur. Ancak, kalabalıklar her zaman zafer getirmez. Birden fazla kişinin bir araya gelmesi, kaos ve kargaşayı da beraberinde getirebilir. Rekabet dünyasında, rakibin kalabalık olması göz korkutucu olabilir. İlk bakışta karşınızdaki topluluğun sayısal üstünlüğü sizi caydırabilir; bir ordu gibi üzerinize geldiğini hissedersiniz. Ancak sayılar her zaman kaliteyi temsil etmez. Kalabalıkların arasında organize olamamış, aynı amaca kilitlenmemiş ya da birbirine ayak bağı olan birçok unsur bulunabilir. Bu durum, bireysel olarak daha küçük ya da daha zayıf görünen rakiplerin lehine dönebilir. Tıpkı bir düğüm gibi, kalabalıkların içinde de çözülmemiş gerilimler, iç çekişmeler ve kişisel çıkar çatışmaları olabilir. Bu durumda bırakın rakipleriniz birbirini ezsin. Tarihten ders çıkarmayı severim. Bu günkü konumuza da çok güzel bir örnek var; Şebeş Savaşı Tarih, savaş, barış ve anlaşmalarla doludur. Bunlardan benim en fazla ilgimi çeken se Şebeş savaşıdır. 17 Eylül 1788 akşamında gerçekleşen bu savaş, tarih kitaplarına Osmanlı Devleti'nin kazandığı en garip ve kolay savaş olarak yansıdı. Osmanlı Devleti ve Avusturya arasında süren savaşlar, uzun yıllar devam etti. Bu savaş da onlardan biriydi. Şebeş Savaşı'nda Karanşebeş Kasabası yakınlarında kamp kurarak Osmanlı askerlerini bekleyen yaklaşık 100.000 kişilik Avusturya ordusu, bir bölümü Osmanlı askerleri aramak için nehrin karşı kıyısına geçti. Ancak o sırada karşılaştıkları bir çingene konvoyu, askerlere içki fıçılarını satmayı teklif eder. Bu teklif, askerlerin ilgisini çeker ve Osmanlı askerlerini bulmak amacıyla çıktıkları yolun birdenbire beklenmedik bir eğlenceye dönüştüğü söylenir. Ordunun geri kalanı, ekibin geri dönmemesi üzerine endişe duyar ve bir kısmı askerleri aramak için yola koyulur. Askerlere nihayetinde rastlayan piyade ekibi, kendilerini bir içki partisinde bulurlar. Savaşı ve atmosferi unutarak bu neşeli atmosfere katılmayı tercih ederler. İçki fıçılarıyla eğlenen hafif süvari sınıfından olan Hussarlar (ilk askerler), gelen ikinci askerî ekibe fıçıları vermek istemez ve içkiyi korumak için etrafını sıkıca sararlar. Tartışmada çıkan çatışmada, bazı piyadelerin Hussarları korkutmak için "Turciiii Turciiii" diye bağırdığı söylenir ve İpler de burada kopar. Ancak bu taktiğin bir korkutma yöntemi olduğunu anlamayan diğer piyadeler de kaçmaya başlar. Avusturya ordusunun çeşitli azınlık gruplarından oluşması birtakım iletişim sorunları da oluşturur. Askerler, birbirlerini anlamadıkları için durum daha da karmaşık hale gelir. Avusturyalı subaylar, askerlerin kaçtığını gördüklerinde Almanca "Halt Halt" diye bağırır, ancak Almanca bilmeyen askerler bunu "Allah Allah" olarak anlar.   İletişim karışıklığı, olayları iyice içinden çıkılmaz bir hâle getirir. Süvarilerin kampa doğru hızla yaklaştığını fark eden bir birlik kumandanı, ani bir panikle Osmanlı ordusunun saldırısına uğradıklarını düşünerek topçulara ateş emri verir. Bu anlık kararın etkisiyle çıkan çatışma sesini duyan askerler, ne olduğunu anlamadan kaçmaya başlar.   Kendi askerlerini Osmanlı askeri sanarak ateş ederler. Bu kaotik durumun içinde ne olduğunu anlamayan Avusturya ordusu, kendi ordusunu öldürmeye başlar. Avusturya İmparatoru Arşidük II. Joseph de atın üstünde dengesini kaybedip düşerek ciddi bir sakatlanma yaşar. Karanşebeş'te 10.000'e yakın ölü ve yaralıyla karşılaşan Osmanlı ordusu, olayın şaşkınlığı içinde şehri rahatça ele geçirir.   Hayat da böyle değil mi? Birçok kez, sayıca az olanlar kazanır, çünkü ne istediklerini bilirler, nerede durmaları gerektiğini anlarlar ve stratejilerini dikkatlice planlarlar. Kalabalıkların içinde kaybolanlar ise çoğu zaman ne yaptıklarının farkında bile olmadan birbirlerini geride bırakır. Zafer, sadece sayıda değil; akılda, stratejide ve doğru zamanda doğru hamleyi yapma becerisinde saklıdır.   Bu yüzden, karşınıza çıkan kalabalık rakiplerden korkmayın. Onlar birbirlerini ezerken, siz doğru adımlarla zaferi elde edebilirsiniz. Unutmayın, savaşlar sadece sayılarla değil, zihinle, organizasyonla ve kararlılıkla kazanılır.
Ekleme Tarihi: 17 Ağustos 2024 - Cumartesi

Şebeş Savaşı

Kalabalıkların gücü, genellikle karşı konulamaz bir güç gibi görünür. Birden fazla kişinin birleşerek oluşturduğu kuvvet, tek başına duran bireyin gücünü aşar; bu, tarih boyunca da böyle olmuştur. Ancak, kalabalıklar her zaman zafer getirmez. Birden fazla kişinin bir araya gelmesi, kaos ve kargaşayı da beraberinde getirebilir.

Rekabet dünyasında, rakibin kalabalık olması göz korkutucu olabilir. İlk bakışta karşınızdaki topluluğun sayısal üstünlüğü sizi caydırabilir; bir ordu gibi üzerinize geldiğini hissedersiniz. Ancak sayılar her zaman kaliteyi temsil etmez. Kalabalıkların arasında organize olamamış, aynı amaca kilitlenmemiş ya da birbirine ayak bağı olan birçok unsur bulunabilir. Bu durum, bireysel olarak daha küçük ya da daha zayıf görünen rakiplerin lehine dönebilir. Tıpkı bir düğüm gibi, kalabalıkların içinde de çözülmemiş gerilimler, iç çekişmeler ve kişisel çıkar çatışmaları olabilir. Bu durumda bırakın rakipleriniz birbirini ezsin.

Tarihten ders çıkarmayı severim. Bu günkü konumuza da çok güzel bir örnek var; Şebeş Savaşı

Tarih, savaş, barış ve anlaşmalarla doludur. Bunlardan benim en fazla ilgimi çeken se Şebeş savaşıdır. 17 Eylül 1788 akşamında gerçekleşen bu savaş, tarih kitaplarına Osmanlı Devleti'nin kazandığı en garip ve kolay savaş olarak yansıdı.

Osmanlı Devleti ve Avusturya arasında süren savaşlar, uzun yıllar devam etti. Bu savaş da onlardan biriydi. Şebeş Savaşı'nda Karanşebeş Kasabası yakınlarında kamp kurarak Osmanlı askerlerini bekleyen yaklaşık 100.000 kişilik Avusturya ordusu, bir bölümü Osmanlı askerleri aramak için nehrin karşı kıyısına geçti. Ancak o sırada karşılaştıkları bir çingene konvoyu, askerlere içki fıçılarını satmayı teklif eder. Bu teklif, askerlerin ilgisini çeker ve Osmanlı askerlerini bulmak amacıyla çıktıkları yolun birdenbire beklenmedik bir eğlenceye dönüştüğü söylenir.

Ordunun geri kalanı, ekibin geri dönmemesi üzerine endişe duyar ve bir kısmı askerleri aramak için yola koyulur. Askerlere nihayetinde rastlayan piyade ekibi, kendilerini bir içki partisinde bulurlar. Savaşı ve atmosferi unutarak bu neşeli atmosfere katılmayı tercih ederler. İçki fıçılarıyla eğlenen hafif süvari sınıfından olan Hussarlar (ilk askerler), gelen ikinci askerî ekibe fıçıları vermek istemez ve içkiyi korumak için etrafını sıkıca sararlar. Tartışmada çıkan çatışmada, bazı piyadelerin Hussarları korkutmak için "Turciiii Turciiii" diye bağırdığı söylenir ve İpler de burada kopar.

Ancak bu taktiğin bir korkutma yöntemi olduğunu anlamayan diğer piyadeler de kaçmaya başlar. Avusturya ordusunun çeşitli azınlık gruplarından oluşması birtakım iletişim sorunları da oluşturur. Askerler, birbirlerini anlamadıkları için durum daha da karmaşık hale gelir. Avusturyalı subaylar, askerlerin kaçtığını gördüklerinde Almanca "Halt Halt" diye bağırır, ancak Almanca bilmeyen askerler bunu "Allah Allah" olarak anlar.

 

İletişim karışıklığı, olayları iyice içinden çıkılmaz bir hâle getirir. Süvarilerin kampa doğru hızla yaklaştığını fark eden bir birlik kumandanı, ani bir panikle Osmanlı ordusunun saldırısına uğradıklarını düşünerek topçulara ateş emri verir. Bu anlık kararın etkisiyle çıkan çatışma sesini duyan askerler, ne olduğunu anlamadan kaçmaya başlar.

 

Kendi askerlerini Osmanlı askeri sanarak ateş ederler. Bu kaotik durumun içinde ne olduğunu anlamayan Avusturya ordusu, kendi ordusunu öldürmeye başlar. Avusturya İmparatoru Arşidük II. Joseph de atın üstünde dengesini kaybedip düşerek ciddi bir sakatlanma yaşar.

Karanşebeş'te 10.000'e yakın ölü ve yaralıyla karşılaşan Osmanlı ordusu, olayın şaşkınlığı içinde şehri rahatça ele geçirir.

 

Hayat da böyle değil mi? Birçok kez, sayıca az olanlar kazanır, çünkü ne istediklerini bilirler, nerede durmaları gerektiğini anlarlar ve stratejilerini dikkatlice planlarlar. Kalabalıkların içinde kaybolanlar ise çoğu zaman ne yaptıklarının farkında bile olmadan birbirlerini geride bırakır. Zafer, sadece sayıda değil; akılda, stratejide ve doğru zamanda doğru hamleyi yapma becerisinde saklıdır.

 

Bu yüzden, karşınıza çıkan kalabalık rakiplerden korkmayın. Onlar birbirlerini ezerken, siz doğru adımlarla zaferi elde edebilirsiniz.

Unutmayın, savaşlar sadece sayılarla değil, zihinle, organizasyonla ve kararlılıkla kazanılır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gozcutv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.