Ben yine azıcık çıkıntılık yapayım, sürüden ayrılayim...
Eskilerden meşhur bir söz vardır. Anne ya da baba, evladı bir yere giderken, özellikle de okumaya başka bir kente giderken sıkı sıkıya tembihlerdi ;
Aman evladım akıllı ol. Olaylara karışma.
Peki , kolay mı bu?
Etliye sütlüye karışmadan, başını derde sokmadan yaşayıp gitmek?
Eğer nefes alıp veriyorsan, yaşamak için bir iş yapıyorsan, ihtiyaçlarını gidermek için diğer insanlarla iletişim kurmak zorunda kalıyorsan her an başına bir iş gelebilir.
Aslında bu son derece normal, hayatın doğal akışına uygun olan bir durum. Normal olmayan durum, böyle bir olaya maruz kaldığınızda hakkınızı savunacak bir adalet sistemi, toplumsal ahlak mekanizması olmayışıdır.
Siz istediğiniz kadar dikkatli davranın. Bir gün, bir iftiraya maruz kalıp adalet önünde de, toplum içinde de lince maruz kalabilirsiniz.
Peki kimin suçu bu ?
Başta iftira yı olağan bir hale getiren, ihbarı, adam gammazlamayi, kumpas kurmayı normalleştiren, bu davranışları ödüllendiren son 20 yılın yönetim anlayışı.
Sonra, mal bulmuş mağribi gibi bu konuları haber zannedip üstüne atlayan medyanın.
Ve en büyük suç, bütün bunlara alışıp normal karşılayan, ilk duyduğuna inanan, sormadan sorgulamadan halaya girer gibi linç kampanyalarına katılan sosyal medya kullanıcıları.
Yani siz !
Muğla da bir uzman çavuş apandisit şikayeti ile gittiği hastanede doktoru darp etmekle suçlandı. Ardından aynı hastanede ameliyatı yapıldı ve taburcu olurken tüm hastane çalışanları tarafından alkışlanarak toplum içinde linç edildi.
Yetmedi, ameliyattan çıkışta karakola götürülüp göz altına alındı. Karakolda fenalasinca yine hastaneye kaldırıldı. Taburcu oldu, yine karakola götürüldü. İşinden uzaklaştırıldı. Hakkında soruşturma açıldı. 80 milyonun küfrüne maruz kaldı.
Sonuç ne biliyor musunuz?
Güvenlik kamerası kayıtları ortaya çıktı. Saldırgan uzman çavuş değil. Acı içinde hastaneye gelen uzman çavuşa şiddet uygulayan, şiddet gördüm diyen doktor çıktı.
Üstelik aynı doktorun başka güvenlik kamerası kayıtlarında başka hastalara da orantısız hareketlerde bulunduğu görüntüleri yayıldı.
Neden mi böyle oldu?
26 yaşındaki o doktor, kendine sunulan o imtiyazı sonuna kadar, hunharca kullanmayı kendinde hak gördü. Doktora şiddet yasası...
Hep söyledim. Şiddet gibi bir konuyu kategorize ettiğiniz, bir sınıfa, bir zümreye, bir cinsiyete ayrıcalık tanıdığınız anda adalet sistemini yerle bir edersiniz.
Bir yahudi atasözü şöyle diyor ;
İftira eden dil aynı anda 3 kişiyi öldürür: iftira atan dil, dinleyen dil ve konuşulan kişi.
İkiyüzlü bir toplumda adaleti bir sisteme koymak mümkün değildir. Farklı örneklere bir bakalım.
Kadir Şeker davası günlerce konuşuldu. Hep bir ağızdan "beraaaat" diye bağırdi sosyal medya kanaat onderleri. 20 yaşında bir çocuk parkta karikoca kavgasına girmiş. Üstünde bıçak, adamı kalbinden bıçaklayıp öldürmüş. Polisi aramamis...
Detayini herkes anlattı. Ben başka bir açıdan giricem olaya. Diyelim ki Kadir'i kahraman ilan ettik, serbest bıraktık. Hukukta emsal karar diye birsey var. Yarın şu olmaz mı?
Evli kadın genç sevgilisi ile plan yapar. Eşini parka çağırır, tahrik eder kavga çıkarır. Genç kahraman araya girer adamı vurup öldürür. İlk mahkeme serbest. Niye kadir şeker davası emsal karar.
Çok fantastik geldi mi size?
Başka bir açıdan bakalım. Güncel kanunlarimizda kadının beyanı esastır diye bir hikaye çıktı. Bir kadın kendi rızası ile bile sizinle birlikte olsa, ertesi gün karakola gidip bana tecavüz etti dese, yandınız ki ne yandınız.
Mahkemeleri geçelim, toplum nazarinda hayatınız biter.
Herhangi bir sebepten size gıcık olan bir kadın, kalabalık metro da bana elledi diye bağırsa linç edilerek oldurulebilirsiniz.
Bu da mı çok fantastik?
Değil işte. Daha 1 sene olmadı. Antep te bir kadın kaynini sokakta buluşmaya çağırdı. Adam geldiğinde çığlık atarak " amcası küçük kızıma tecavüz etti" diye bağırdı. Bütün sokak adamın üstünden geçti. Linç edilerek oldurulmekten son anda kurtarıldı. Olay sonra ortaya çıktı. Aralarındaki husumet ticariymis.
Velhasıli kelam:
Bilen bilmeyen herkes konuşuyor. Kanun dediğiniz, hele ki ceza kanunu dediğiniz şey öyle sizin haleti ruhiyenize gore parmaklanacak şey değil. (tecavüzcülerin serbest bırakılmasını ayrı tutuyorum. Ama bilin ki, o kararların dayanağı da geçmiş zamanda alınmış duygusal başka yanlış kararlar)
Adalet ve ceza sistemi tam anlamıyla bir sisteme oturmadan, üzerine yapılan yamalarla sınıfsal düzenlemeler getirmek bütün yaşamın altına konulan dinamittir.
Malesef kevgire dönmüş kanunlarimiz var. Durum böyle olunca da başına iş gelmeden yaşamak oldukça zor.
Siz siz olun, herseye dikkat edin